Paul Watzlawick’in adam ve çekiç hikayesi vardır. ‘Mutsuz Olma Kılavuzu’ (Anleitung zum Unglücklichsein) kitabında anlatır. | |
Hikaye şöyle: Adam odasındadır, duvara bir resim asmak istemektedir. Elinde bir çivi vardır, ancak çekici yoktur. Komşusunun ise çekici olduğunu bilmektedir. Kapısını çalayım, çekicini ödünç isteyeyim diye düşünür. Ama bu noktada içine bir kurt düşer. Ya komşusu çekicini vermek istemezse? Dün de zaten bir tuhaf selam vermemiş miydi? Belki acelesi vardı.. Ama belki de acelesi varmış gibi davrandı.. Kasıtlı olarak öyle davrandı. Fakat nasıl bir kastı olabilirdi ki? Kendisinin komşusuna asla bir kötülüğü dokunmamıştı. Hem, başka birisi ondan çekicini isteseydi o anında verirdi. Ama komşusu neden öyle davranıyordu ki? İnsan komşusundan bir çekici esirger miydi.. Zaten komşusu gibi insanlar insana hayatı zehir etmiyor muydu? Sanki komşusunun çekicine ihtiyacı vardı! Artık komşusuna bir ders vermenin zamanı gelmişti. Gider ve tak tak tak komşunun tapısını çalar. Komşusu kapıyı açar açmaz daha iyi günler demeden yüksek sesle çıkışır: “Bana bak, terbiyesiz herif, senin çekicine ihtiyacım yok, çekicin de senin olsun, bilmem neyin de!” Neye uğradığını şaşıran komşu ise öylece bakıp kalır. * * * Görüldüğü gibi bu hikayede adam olmayan bir problemi kafasında büyüttükçe büyütüyor ve olmadık yerde problem çıkarıyor. Halbuki kötü düşünmese, vesveseye kapılmasa kendisi de mutsuz olmayacak, komşusunu da düşman bilip arasını bozmayacaktır. |
Montag, 5. September 2011
Paul Watzlawick’in adam ve çekiç hikayesi ('Mutsuz Olma Kılavuzu’ kitabından)
Abonnieren
Kommentare zum Post (Atom)
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen